“Edge play”, risk oranı yüksek, genellikle S.S.C dışında kalan (cinsel veya manüplatif yöntemlerinde kullanılabildiği) R.A.C.K kapsamında gerçekleştirilen öznel bir tanım ve faaliyetlerdir. Risk altında olan kişi genellikle itaatkâr olarak düşünüldüğünde, D-tipi bilinçli olmazsa telafisi mümkün olmayan hasarlara sebep olabilir. Fiziksel edge play; bıçaklar, silahlar, aşırı şiddet, nefes oyunları gibi tehlikeli ve riskli başlıklar içerir. Açıkçası, kalıcı hasarlarla karşılaşmamak için kontrolünüzü kaybetmemeli nörokimyasalların ve bedeninizin mümkün olduğunca farkında olmalısınız. Bu kapsamda yaşanacak bir Dom-space olayı s-tipi bireyin zarar görmesine neden olabilir.
Ancak, fiziksel edge playden farklı olarak, “psikolojik/mental edge play” pratikleri daha meşakkatlidir. En yetenekli Dominant bile, edge play konusunda kesinlikle %100 kendisinden emin olmaz ve güvenlik önlemlerini daha geniş tutar.
Edge Play ile Yıkım ve Yeniden İnşa : En İyi Dominasyon
BDSM bir yaşam biçiminiz ise, S-tipi bireyi, isteklerinize uygun bir hale getirebilmek için koşulsuz ihtiyaç olan durumdur. Kırılgan anılar ve "katran bebek" besleyen bireylerin hayata karşı kendini koşullanmaları ve zaafları sizi memnun etmeyebilir. Bu durumda kişiyi anlamak ve onun benliğindeki bazı ipuçlarına erişmeniz ve gerekiyorsa yeniden düzenlemeniz, değiştirmeniz veya yeniden inşa etmeniz (Deconstruction - Reconstruction) gerekiyorsa bu burada anlatacağım ilk madde olacak.
Konuya açıklık getirmek üzere deneysel psikolog Frederich Bartlett'in "Remembering: A Study in Experiment and Social Psychology" kitabında değindiği çalışması "Hayaletlerin Savaşı" deneyini aşağıda aktarmamın doğru olacağı düşüncesindeyim.
Hayaletlerin Savaşı
Bartlett’in 1932 yılında yazdığı olduğu bu kitapta anlamlı materyalin hatırlanmasını ölçen deneyleri yer alır. Bu deneylerle verilen hikayenin kendisi ile katılımcıların anlattığı versiyonlarını karşılaştırarak, kodlanan ve unutulan materyalin niteliğini analiz etmenin mümkün olacağını düşünmüştür. Böylece Bartlett, belleğin özellikle hatırlama ve geri çağırma boyutlarına dikkat çeker. Yapmış olduğu bu deneylerin arasında en önemlisi “Hayaletlerin Savaşı” deneyidir. Bu deney oldukça basit işlemlere sahip bir deneydir. İngiliz katılımcıların bulunduğu deneyde Bartlett, katılımcılara Kuzey Amerikalı yerlilerin folklorik hikayelerinden biri olan “Hayaletlerin Savaşı” hikayesini okutur (Bartlett,1932). Daha sonra katılımcılardan belli zaman aralıkları ile hikayeyi anlatmaları istenir. Hikaye şöyledir;
“Bir gece Egulac’tan iki genç, fok balığı avlamak için nehir kenarına inerler ve oradayken hava serinler ve sis oluşur. Daha sonra savaş naraları duyarlar ve “belki de bu bir savaş partisidir” diye düşünürler. Kıyıdan kaçarak bir ağacın arkasına saklanırlar. Biraz sonra kanolar ortaya çıkar ve pedalların seslerini duyarlar ve kanolardan birisinin onlara doğru geldiğini görürler. Kanoda beş adam vardır ve onlara: ” Ne düşünüyorsunuz? Sizi de almak isteriz. Nehrin yukarısına savaşmaya gidiyoruz.” derler. Gençlerden birisi ” Benim hiç okum yok” der. “Oklar kanoda” derler. “Ben gitmeyeceğim. Öldürülebilirim. Akrabalarım nereye gittiğimi bilmiyorlar. Ama sen…” diğerine dönerek “onlarla gidebilirsin” der. Böylece gençlerden birisi gider ama diğeri eve döner. Ve savaşçılar nehrin yukarısına Kalama’nın diğer tarafındaki kasabaya giderler. İnsanlar suyun yanına gelir ve savaşmaya başlarlar ve birçoğu ölür. Ama genç adam savaşçıların: “Çabuk eve gidelim. O yerli öldürüldü” dediğini duyar. Bunun üzerine genç adam “Onlar hayalet” diye düşünür. Kendini kötü hissetmiyordu, ama onlar onun vurulduğunu söylerler. Böylece kanolar Egulac’a geri döner ve genç adam evine döner ve ateş yakar. Ve herkese: “Dikkatli olun, ben hayaletlerle birlikteydim ve savaşmaya gittik. Birçok arkadaşımız öldürüldü ve bize saldıranlardan da birçok kişi öldü. Benim vurulduğumu söylediler ama ben kendimi kötü hissetmedim” der. Bütün bunları anlattıktan sonra adam sessizliğe bürünür. Güneş doğduğunda yere düşer. Ağzından siyah bir şey çıkar. Yüzü çarpılır. İnsanlar dövünmeye başlar ve ağlarlar. O, ölmüştür.” (Çev.Ayçiçeği-Dinn,2014)
Belirli zaman aralıkları ile katılımcıların anlattığı hikaye ile orijinal hikaye arasındaki farklara bakarsak;
- 20 saat sonra: Hikaye orijinaline göre kısalmış ve konuşma diline uyarlanmıştır. Daha az yaygın olan kelimelerin yerini daha çok yaygın olan kelimeler almıştır. Örneğin; kano yerine bot, fok avlamak yerine balık tutmak gibi.
- 8 gün sonra: Hikaye daha da kısalmıştır. Özel isimler hatırlanmamıştır.
- 6 ay sonra: Hikaye oldukça kısalmıştır ve olağan olmayan durumlar anlatımda yer almamıştır.
- 2 yıl 6 ay sonra: Hikayenin ana yapısı saklanmıştır. Hikayede yer alan detaylara oldukça az yer verilmiştir ve katılımcının eklediği unsurlar olmuştur.
Bartlett bu deneyi ile bize gösteriyor ki; orijinal hikayeye ait spesifik parçalar hatırlanamadığı zaman bireyler bu boşlukları kendi kaynaklarından (geçmiş bilgileri, kültür ve yaşanılan çevre) destek alarak, hikayenin özüne dokunmadan doldurur.
Ayrıca, Bartlett (1932) zihinde yeniden inşa olayını bazı kategorilerle analiz etmiştir.
- Atlamalar; bireye anlamsız gelen ve beklentilerine uymayan bilgi hatırlanmaz.
- Mantıksallaştırma; bireyin mantığına uymayan belli bölgeleri kendine uyumlu ve mantıklı hale getirebilmek için eklemler yapılır.
- Hakim konu; bazı konular belirgin hale getirilir ve bazı özellikler bu hakim konu ile ilişkilendirilir.
- Bilginin dönüştürülmesi; tanıdık olmayan yahut az tanıdık olan kelimelerin yerine , daha çok tanıdık olan kelimeler getirilir.
- Sıranın dönüştürülmesi; bazı olaylara öncelik-sonralık ilişkisi verilir.
- Katılımcının tutumu; bireyin materyale karşı takındığı tutum, hatırlamanın derecesini etkiler (Çev.Ayçiçeği-Dinn,2014).
Bütün bu bilgileri özetlemek gerekirse; Eysenck’ e göre (1991), Bartlett, bellek tarafından hatırlanan materyalin sadece duyuma değil, bireyin algılama esnasındaki beklenti, tutum ve geçmiş öğrenme stratejilerine de bağlı olduğunu iddia eder. Bartlett’e göre hatırlanan bilginin orijinal bilgi ile örtüşmesi zorunlu değildir. Hatırlanan bilgi, o anda var olan ipuçlara, bireyin geçmiş bilgilerine ve hatırlama sırasında bireyin psikolojik durumuna bağlı olarak yeniden düzenlenebilir, biçim değiştirebilir yahut bozulabilir (Cangöz,2005).
Kaynaklar
- Bartlett, F.C. (1932). Remembering: A Study in Experimental and Social Psychology.Cambridge University Press.
- Cangöz, B. (2005). Geçmişten Günümüze Belleği Açıklamaya Yönelik Yaklaşımlara Kısa Bir Bakış. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 1, ss: 51-62.
- Solso, R.L., MacLin, M.K., MacLin, O.H. (2014). Bilişsel Psikoloji. (Çevr.A.Ayçiçeği-Dinn), İstanbul: Kitabevi.
- psychologytoday.com
- http://dergipark.gov.tr/download/article-file/100127