LGBTQ+ topluluğu, yıllardır mücadele ettiği ayrımcılık ve baskılarla birlikte, heteronormatif normların dayatmalarıyla da mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Kinky uygulamalar ise, toplumda kabul görmeyen, hatta yanlış anlaşılan cinsel pratikler olarak görülmektedir. LGBTQ kinky teorileri ise, hem LGBTQ+ toplulukları hem de kinky topluluklarının bir araya gelmesini sağlayarak, çeşitlilik, kapsayıcılık ve cinsel özgürlük gibi temel prensipleri destekler.
LGBTQ+ toplulukları, cinsel kimlik, cinsiyet ve kimlik konularında sıklıkla ayrımcılığa uğramaktadır. Kinky uygulamalar ise, heteronormatif normlara meydan okuduğu için, hem LGBTQ+ topluluklarını hem de kinky topluluklarını birleştiren bir unsur olarak görülebilir. Bu noktada, LGBTQ kinky teorileri, cinsel kimlik ve kimliğin çeşitliliğini kabul eden ve cinsel özgürlüğü destekleyen bir yaklaşım sunar.
LGBTQ kinky teorileri, bir yandan heteronormatif toplumun dayattığı sınırların ötesine geçerken, diğer yandan kinky topluluklarının içindeki ayrımcılığa da meydan okur. Çünkü kinky toplulukları içinde bile, heteronormatif normlara bağlı ayrımcılık ve önyargılar yer alabilir. Bu nedenle, LGBTQ kinky teorileri, kinky uygulamaların çeşitliliği ve kapsayıcılığına odaklanarak, herkesin cinsel özgürlüğünü desteklemeyi amaçlar.
LGBTQ kinky teorileri ayrıca, cinsel kimlik ve kimliğin çeşitliliğini kabul eden bir yaklaşım sunar. Bu yaklaşım, cinsel kimliğin sadece ikili / toplumsal / atanan cinsiyet (binary) olarak kategorize edilemeyeceğini ve herkesin kendini istediği şekilde ifade edebileceğini vurgular. Böylece, LGBTQ+ toplulukları içindeki kinky bireyler de, cinsel kimliklerine uygun kinky uygulamaları keşfetme özgürlüğüne sahip olur.
LGBTQ Kinky teorilerinin belirgin bir şekilde ele alındığı en önemli çalışmalardan biri, 2013 yılında J. Sumerau ve Ryan T. Cragun tarafından kaleme alınan "Kinky Sexualities, Communities, and Queer Theory" isimli makaledir. Bu çalışmada, BDSM ve kink kültürünün queer teori ile nasıl etkileşim halinde olduğu tartışılmaktadır.
Bu yazıda, BDSM ve kink kültürünün queer teoriyle olan ilişkisine dair beş farklı bakış açısı sunulmaktadır.
İlk bakış açısı, BDSM ve kink kültürünün heteronormatif toplumsal normlara karşı bir çıkış olduğudur. Bu bakış açısına göre, BDSM ve kink kültürü, heteronormatif toplumsal normlara karşı bir başkaldırı olarak görülmelidir. İkinci bakış açısı, BDSM ve kink kültürünün toplumsal cinsiyet normlarının sorgulanması ve yeniden yapılandırılması sürecine katkı sağladığıdır. Bu bakış açısına göre, BDSM ve kink kültürü, toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan ve yeniden yapılandıran bir hareket olarak değerlendirilmelidir.
Üçüncü bakış açısı, BDSM ve kink kültürünün queer topluluklar için bir dayanışma alanı olarak işlev gördüğüdür. Bu bakış açısına göre, BDSM ve kink kültürü, queer topluluklara ait insanların bir araya gelip dayanışma gösterdikleri bir alandır. Dördüncü bakış açısı, BDSM ve kink kültürünün bir çeşit "radikal heteroseksüellik" olarak görülmesidir. Bu bakış açısına göre, BDSM ve kink kültürü, heteroseksüel toplumlarda bile heteroseksüelliğin sınırlarını zorlamakta ve yeniden yapılandırmaktadır.
Dördüncü bakış açısı, BDSM ve LGBT+ toplulukları arasındaki ilişkiye eleştirel bir yaklaşım sunulabilir. Bu yaklaşım, BDSM'in bazı eleştirilere ve tartışmalara yol açtığı ve LGBT+ hareketiyle tamamen uyumlu olmadığı argümanına dayanır. Özellikle, bazı eleştirmenler, BDSM'in cinsiyetçi, ırkçı ve sınıfçı önyargılar içerdiğini ve BDSM sahnesindeki güç dengesizliklerinin, gerçek hayattaki toplumsal güç dengesizliklerini yansıttığını iddia ederler. Bu eleştirmenler, BDSM'in bazı yönlerinin, özellikle de "master-slave" ilişkilerinin, tarihsel olarak ayrımcı ve köleci sistemlerin kalıntılarını yansıttığını belirtirler.
Bununla birlikte, BDSM savunucuları, BDSM'in, toplumsal önyargıların üstesinden gelme ve kişisel özgürlüğü savunma aracı olarak kullanılabileceğini savunurlar. BDSM sahnesindeki güç dengesizliklerinin, taraflar arasındaki karşılıklı rızaya dayalı bir ilişki olduğu sürece, sorun olmadığını vurgularlar.
Sonuç olarak, BDSM ve LGBT+ toplulukları arasındaki ilişkiye eleştirel bir bakış açısı da mevcuttur ve bu eleştiriler dikkate alınmalıdır. Ancak, bu eleştiriler, BDSM'in, LGBT+ topluluğu içindeki çeşitliliği, kapsayıcılığı ve özgürlük taleplerini karşılamaya yardımcı olacak şekilde geliştirilebilir ve iyileştirilebilir.
Son olarak, beşinci bakış açısı, BDSM ve kink kültürünün queer teoriyi yeniden yapılandırdığıdır. Bu bakış açısına göre, BDSM ve kink kültürü, queer teorinin sınırlarını zorlayarak yeniden yapılandırmaktadır. BDSM ve kink kültürü, queer teorinin cinsiyet, cinsellik ve kimlikle ilgili varsayımlarını sorgulayarak, queer teorinin kendisine de katkı sağlamaktadır.
BDSM ve kink kültürü ile queer teorinin etkileşimi, queer teorinin daha da geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Bu iki hareket arasındaki ilişki, cinsiyet, cinsellik ve kimlik konularının daha derinlemesine anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Keskin sınırları bulunmayan ve toplumsal normları tartışan her iki hareket de, cinsiyet ve cinselliğin çok boyutlu olduğunu kabul eder ve bu da herkesin benzersiz bir kimliği olduğunu vurgular. BDSM ve kink kültürü, queer teorinin cinsiyet ve cinsellik konularına yönelik analizlerine uygulanabilir ve queer teorinin, BDSM ve kink kültürüyle daha ileri bir şekilde etkileşime girdiği takdirde, BDSM ve kink kültürünün daha geniş bir bağlamda anlaşılmasına da katkı sağlayabilir.
Bu bağlamda, BDSM ve LGBT+ hareketleri arasındaki bağlantı, genellikle LGBT+ topluluğunun, heteronormatif kültür ve normlar karşısında yıkıcı, alternatif bir kimlik ve yaşam tarzı olarak BDSM'i benimsemesiyle açıklanır. BDSM, LGBT+ topluluğunun özgürlük, eşitlik, farklılık ve özerklik talepleriyle örtüşen ve bu talepleri ifade etme, keşfetme ve yaşama fırsatı sunan bir araç olarak görülür.
Ancak, BDSM ve LGBT+ toplulukları arasındaki ilişki, sadece benzerliklerle sınırlı değildir. BDSM, bazı LGBT+ bireylerinin de dahil olduğu, çok çeşitli cinsiyet kimlikleri, cinsel yönelimler ve ilişki yapılarına sahip kişiler arasında yaygın bir şekilde uygulanır. Özellikle trans bireyler ve non-binary kişiler, BDSM pratiğinin cinsiyet sınırlarını, normlarını ve beklentilerini aşan ve dönüştüren özgürleştirici bir deneyim olarak görebilirler.
Bu bağlamda, BDSM ve LGBT+ toplulukları arasındaki bağlantı, heteronormatif kültür ve normlara karşı bir başkaldırı olarak başlamış olmakla birlikte, giderek daha fazla çeşitlilik, kapsayıcılık ve özgürlük talepleriyle genişlemiş ve zenginleşmiştir. BDSM, LGBT+ topluluğunun, kendini ifade etme, keşfetme ve yaşama özgürlüğünü koruma ve savunma mücadelesinde, önemli bir araç ve kaynak olarak kalmaya devam etmektedir.
Kaynaklar
- Gosselin, D. K. (2019). Queering BDSM: BDSM as a subculture of resistance. In R. Sprott (Ed.), The psychology of BDSM (pp. 179-197). Routledge.
- Sprott, R. (2019). Sexual orientation and BDSM: Identities, communities, and stigma. In R. Sprott (Ed.), The psychology of BDSM (pp. 27-46). Routledge.
- Cutler, B. (2003). Partner selection, power dynamics, and sexual bargaining in self-defined BDSM couples. Journal of Sex Research, 40(2), 170-182.
- Barker, M., Iantaffi, A., & Gupta, C. (2017). Kinky clients, kinky counselling? The challenges and potentials of BDSM. Psychology & Sexuality, 8(3), 166-180.
- Devlin, L. M., & Elvins, R. (2016). Exploring BDSM: A review of the literature. Sexual and Relationship Therapy, 31(1), 1-20.