Devlet liderliğinde sadomazoşistlere yapılan zulmü anlamak için kaldı ki bu zulüm dünyanın en demokratik olarak kabul edilen Norveç, Hollanda, Kanada, ABD, Fransa ve Pasifik bölgenin birçok demokratik olarak addedilmiş ülkelerinde bile olasıyken, Osmanlı İmparatorluğundaki dini azınlıklar ile ilgili geliştirilmiş teorilere dönülmesi daha yararlı bir yaklaşım olur. Özellikle, Fuah Khuri’nin İslami çalışmalara özgü “dini topluluklar” (tolere edilmiş ama öznel azınlıklar) ve mezhepler (legal olarak tanınmamış ve öngörülemeyen zulüm modellerine hassas) arasındaki farkı ortaya koyan bulguları ile paralel aydınlatıcı bulgular da bulunmaktadır. Modern liberal demokrasilerde Khuri’nin ayrımı cinsiyet tanımına dayalı azınlıklar (LGBT –Lezbiyen-Eşcinsel-Biseksüel-Transseksüel) ve “diğerleri” (BDSM- Bondage-Dicipline-Sado-Mazoşizm) arasındaki farklılıkları bir ölçüde yansıtmaktadır ve sivil haklar konusunda ele alınmaktadır.

Geçmiş yıllarda, cinsel kimliklerini cinsiyetleri ile ilişkili tanımlayan azınlık gruplar söz gelimi öncelikle eşcinseller ve daha yakın bir zamanda biseksüel kişiler ve çeşitli transseksüel gruplar Batı’da ayrımcılığa yönelik kurumsal ya da yasal korunma açısından çok büyük gelişmeler elde etmiştir. Bu demek değildir ki bu gelişmeler belirsiz, düzensiz ya da ayrımcı davranışın gerilemesi ile zorunlu olarak paralel gitmektedir. Kesinlikle, başta Yahudiler ve Hristiyanlar olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu’ndaki dini topluluklar gibi liberal demokrasilerde cinsiyet üzerinden tanımlı azınlıklar da hala daha ikinci sınıf vatandaş muamelesi görebilmektedir.

Söz gelimi evlilik eşitliği hakkına saygı duyulmaması bu davranışa bir örnek olarak sunulabilir. Ayrıca, bu grupların “bütünleşmesi” aynı Osmanlı İmparatorluğu’ndaki azınlıkların başına gelen gibi belli bir dereceden lütfa eşlik eder. Resmi pozisyonlarda görev yapan eşcinseller mutlu bir bütünleşmenin bir örneği olarak ilan edildiğinde, bunun gerçekten bir güçlenme olarak mı yoksa bu tür durumların ne kadar ender olduğunun bir hatırlatması olarak mı ele alındığı ayrımı ise açık değildir. Bununla beraber, Batıdaki birçok demokraside LGBT grupları en azından ayrımcılığın eğitimli çevrelerce kabalık olarak görülmesi ve LGBT’lilere yönelik devlet eliyle gerçekleşen sistematik bir zulmün düşünülemeyecek bir davranış olduğu algılarını yaratma başarısını elde etmiştir. Azınlıkların haklarına yönelik bir ihlal olduğunda, genellikle yapılan “kınama” ve bolca özür (bu tarz olayların tekrarlanmasını önleyecek etkili bir yöntem arkasından izlemese bile) sunarlar. Bu durum kendini tekrardan Osmanlı’da Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler arasındaki barış dolu kentsel birlikteliğe rağmen kentsel çetelerin düzensiz isyanlarına karşı savunmasızlıkta aksettirmektedir.

Sunni mezhebinin hakim olduğu Osmanlı’da, Alevilik, Şiilik ve Dürzi gibi diğer mezheplerin yaşadıkları gerçekliklerde dolayısıyla birbirlerinden çok farklı. Gayri Müslim olarak tanınmış Hristiyan ve Yahudi topluluklarının aksine diğer mezhepler İslam’ın Sunni mezhebi için birer rakip olarak görülmüştür. Resmi olarak tanınmış haklar bu mezheplere çok az bağışlanmış, zülüm ise sık ve sıklıkla büyük çaplı katliamlarla birlikte vuku bulmuştur. Devlet bu grupları ikinci sınıf vatandaş ya da tolere edilmiş “gavurlar” olarak görmek yerine onları devletin düzenine birer tehdit olarak kategorize etmiştir.

Modern demokrasilerde, benzer bir kader ise kendini cinsiyete başvurmadan tanımlayan cinsel azınlıklarda görülmektedir. Bu azınlık grup eşcinsellerin yaklaşık yarım yüzyıl önce çektikleri sistematik devlet ayrımcılığına uğramalarına rağmen çok nadir açıkça azınlık olarak tanınırlar. ABD’den bazı örnekler ele alındığında özellikle çocuk velayeti vakalarında ve resmi cinsel tercihlere yönelik sorularda sadomazoşizm psikolojik bir rahatsızlık olarak ifade edilir. Önde gelen akademisyenlerden BDSM kimlikli kişiler zalimliğin kurbanı, kimliklerine yönelik medya güçleri tarafından saldırılara maruz kalmışlardır. Kısacası,aynı Osmanlı İmparatorluğu’nda Sunni – İslam’dan sapanlar gibi, modern heteroseksüel kilisedeki Ortodoksluktan sapanları tanınmış azınlıklardan daha pürüzlü bir yolculuk beklemektedir.

Sadomazoşistlerin ve diğer cinsel azınlıkların liberal demokrasilerde maruz kaldığı problemler neyin bir cinsel azınlığı oluşturduğu gibi tanımsal sorulara ve aynı zamanda yasal ve akademik tartışmalara dayanmaktadır. Bugüne kadar, hukuk ilminde cinsel yönelimi cinsiyete dayalı kategori etmeye söz gelimi eşcinsel, lezbiyen ya da biseksüel gibi bir eğilim söz konusu olmuştur. Bu da bir bakıma eşcinsellerin seksüel azınlıkların yaşadıkları sorunları ve haklarını savunma konusunda en ön safhalarda bulunmalarının sonucudur oysa biseksüel ve transseksüel kişilerin bazen içsel ve dışsal sorunlar açısından marjinalize edilmesi de buna dahildir. Halbuki, diğer cinsiyete dayalı olmayan sadomazoşistler, fetişistler ve çok eşli kişilerden oluşan cinsel azınlıklar açıkça azınlık statüsünde pek tanınmamakta, yasal statüleri de cinsel azınlıkların ne kadar açık ya da kapalı resmi tanımının olduğuna bağlıdır. Biseksüel kişilerin durumunda olduğu gibi içsel bir marjinalize edilme durumu da mevcuttur, ABD’de lezbiyen toplumunun bazı kısımlarında bir süre önceye kadar sadomazoşist lezbiyenler diğer lezbiyenlerden agresif saldırılar görmekteydi.

Son zamanlarda, akademi de bu alandaki tanımsal sorunlarla ilgilenmeye başlamıştır. Bundan yaklaşık 10 yıl öncesinde, büyük bir kesim akademisyen BDSM cinsel tercihlerin kendi başına bir kimlik biçimlendirebilecek kadar yeterli “temele” sahip olmadığı konusunda şiddetli tartışmalara epeyce enerji sarf etmişlerdir. Bu cinsiyete sabitlenmiş cinsel yönelim bakış açısı özellikle post-yapısalcı teoriler ve Queer teorinin katkılarıyla kayda değer bir değişim yaşamıştır. Cinsiyete tanımlı cinsel kimlik kategorileri düşüncesi giderek savunulamaz görülmektedir. Hatta 19900’ların ortasına doğru bazı öncü lezbiyenler ABD’de basit cinsiyete tanımlı kategoriler görüşüne meydan okumuş ve BDSM kimliğini lezbiyen kimliğiyle eşit düzeye koymuşlardır. 1994’te Pat Califia ünlü “ eğer vanilya lezbiyenlerle birlikte çöl bir adada karaya oturmak ile seksi bir mazoşist erkek arasında seçim yapmam gerekseydi, erkeği seçerdim” beyanını bildirir.

Akademideki değişmelerin aksine, liberal Batı’da cinsel yönelimin yasal tanımı hala daha Queer öncesi dönemde sıkışmış gibi gözükmektedir. Avustralya, İrlanda, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve ABD’nin bir çok eyaletinde cinsel azınlıkları tanımlamak için cinsiyet azınlık ilişkilerinde şart kriter olarak alınmıştır. Bu katı uygulamanın zayıflığı ise heteroseksüel ile homoseksüel arasındaki dikotominin birçok ülkede sorun yaratması özellikle de biseksüellerin ayrı bir grup olarak var olmaları ile daha çok görülebilir oluştur. “Ad Absurdum” sürecini gösteren bir diğer olasılık ise Avustralya’nın yakınlarda parlamentoda transseksüellerin daha alt bölümleri ile ilgili daha ince noktaları tartışmasıdır.

Bazı ülkeler ise daha açık uçlu cinsel yönelim tanımına sahip ve bu sayede cinsiyet değişkenini cinsel kimliğe göre ikincil olarak gören kişilere koruma sunmaları da daha olası konuma gelmektedir. Bekçika, Kanada,Fransa,Almanca ve İsviçre gibi ülkeler bu kategoriye giren ülkelerdir. Mesela Kanada, “cinsel yönelim” terimini tanımlamayı reddetmekte ancak Britanya Kolombiyası’nda 2010 yılında kurulan bir insan hakları mahkemesi açıkça sadomazoşistlerin de dahil edilebileceğini ön görmüştür. Fransa, İsviçre ve Almanya’nın bazı eyaletlerinin de cinsel azınlıklar için daha esnek kategorileri bulunmaktadır. Söz gelimi Fransa “moeur” ya da yaşam tarzları kelimesini kullanmakta 1985teki yasallaşma sürecinde, İsviçre ise 1999’daki yeni kurumlaşmada yaşam şeklini, Almanya’nın bazı eyaletleri ise cinsel kimlik kategorisine atıf yapmaktadır. Açıkça görülmekte ki cinsel yönelimin tanımlanmasının odağı dışsal empoze edilişten kişinin kendi değerlendirmesi konseptine doğru kaymıştır. Ayrıca 2000 yılında bir grup uluslararası uzman tarafından benimsenen Yogyakarta ilkeleri de cinsel yönelim için görece daha açık bir tanıma sahiptir; “Cinsel yönelim her bir kişinin farklı cinsiyet, aynı ya da birden çok cinsiyet ile duygusal, etkilenimsel ve cinsel çekim kapasitesi, yakın ve cinsel ilişkileri olarak ele alınır.

Birleşik Krallık ise, cinsiyete dayalı azınlıkların ötesinde cinsel ayrımcılığın korunması söz konusu olduğunda karışık bir puan kartı sunmaktadır. Birleşik Krallık’ın 2007deki ayrımcılık karşıtı (cinsel azınlıklar) düzenlemeleri görünüşte basit ve hem sosyal hem yasal eşitlikçi olarak görülebilir. Düzenlemelerde heteroseksüel ya da eşcinsel terimleri yer dahi almamaktadır. Bunun yerine, ayrımcılık “cinsel yönelim ki kişinin kendi için sahip olduğunu düşündüğü” tanımlaması ile ilişkili betimlenir. Bu durum da teoride yeniden ifade edilen “Benim cinselliğimi beni ayrıştıracak hiçbir yol için kullanma” problemine çığır açıcı bir yol kurar. Ne yazık ki, düzenlemelere eşlik eden resmi açıklayıcı kılavuzda daha gelenekçi cinsiyete odaklı yaklaşım kullanılmıştır. Transseksüellik bile açıkça cinsellik olarak ortaya konulmuş yalnızca cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili olarak değerlendirilmek yerine şu şekilde belirtilmiştir: “Cinsiyet ile ilgili olan ve istihdam bağlamında cinsiyet ayrımcılığı mevzuatıyla kapsanan transseksüelliği içermez.” Buna göre, transseksüel çekim ayrımcılık ile ilgili şikayet için kabul edilebilir bir temel olarak reddedildiğinden ötürü iş yerinde daha dar bir cinsellik anlayışı algılanmaktadır. Buna uygun olarak, 2007deki düzenlemelerin yerine geçmiş olan 2010’daki Birleşik Krallık Eşitlik Hareketi “Cinsel yönelim bir kişinin cinsel yöneliminin a)aynı biyolojik cinsiyetteki birine b)karşı biyolojik cinsiyetten birine c)iki biyolojik cinsiyetten birine yönelik olması anlamına gelir” beyanları ile geleneksel cinsiyete dayalı odağı yeniden üretiyor gibi görülebilir. Yine de, heteroseksüellikten özellikle bahsedilmesi sadomazoşistler gibi heteroseksüel bir azınlık grubunun Birleşik Krallık tarafından makul şekilde korunma iddiasına sahip olduğu için bir miktar dinamizm de sunmaktadır. Norveç dahil olmak üzere diğer birçok ülkede ise bir kişi heteroseksüelliği ceza kanununun cinsellikle ile ilgili ayrımcılık karşıtı hükümleri tarafından korunmak için reddetmelidir. 

Cinsel azınlıkları korumaya yönelik daha kapsamlı listeler oluşturulması yerine, doğada cinsel olan her bakımdan zulme veya ayrımcılığa yönelik genel koruma oluşturulması muhtemelen gelecekte ayrımcılıkla mücadele yasaları için ileriye dönük en dinamik yoldur. Kimileri bunun aşırı serbestlik olduğuna yönelik karşıt argümanlar sunabilir ancak burada asıl nokta kaçırılmaktadır. Genellikle, pedofilinin, nekrofilinin ya da hayvanlarla cinsel ilişkiye girmenin bir şekilde azınlık statüsü koruması altına gireceği korkusu var. Ancak birçok ülkede, bu tür cinsel davranıştaki kırmızı-çizgilere yönelik özel adli mevzuatlar bulunmaktadır. Gerçekten de, örneğin neyin yasal olup neyin olmadığını belirtme açısından BDSM ile karşılaştırıldığında hayvanlarla cinsel ilişkiye girilmesine yönelik olarak alanın çok ağır bir şekilde yasallaştırıldığı bunun uygulayıcılar için daha iyi bir koruma sağladığı iddia edilebilir. Finlandiya ve İsveç dahil olmak üzere birçok ülke önceki uygulamalara yönelik olan yasakların ulusal meclisler tarafından kaldırılması ile hayvanlarla cinsel ilişkiye girmeye bir bakıma izin vermiş oldu.

Bu sırada, Washington Post’ta bulunan heteroseksüel sadamazoşist oluşundan dolayı saldırıya uğramış Birleşmiş Milletler silah müfettişi Jack McGeorge ile alakalı 2002 yılına ait bir makaleye göz atacak olursak, makale azınlıklara karşı cinsiyete dayalı tanımlanmayan ayrımcılığın akut bir sorun olmaya devam ettiğini vurgulamaktadır. Aynı zamanda, güçlü bir medya kuruluşu veya devletin bir kişinin özel cinsel tercihlerini kamusal alana nasıl dahil edebileceğini hatta cinsel bir azınlık olup olmayacağını bile seçme lüksüne sahip olmadığını da göstermektedir.

Başka bir açıdan hipotetik olarak bakarsak, sadomazoşist kelimesi yerine eşcinsel kelimesini yukarıya yerleştirdiğimizi düşünelim, modern Washington DC’nin dünyasında bunu gerçekleştirmenin imkansızlığı aşikardır ve modern yarı-liberal bir demokraside cinsel “azınlık” ve cinsel “mezhep” arasındaki fark da bu sayede daha keskin bir şekilde göze çarpmaktadır.

---------------------
Orijinal Makale : Reidar Visser

Tags:
0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

İçerikler izinsiz alınamaz, kopyalanamaz. ©2024 BDSM Kültürü  |  Instagram  |  Twitter

New Report

Close

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account

Üyelik Sözleşmesi
Herkesin topluluğumuza katılma ve görüşlerini ve bilgilerini sınırsızca paylaşma gücüne sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda BDSM Kültürü topluluğun tüm üyelerini korumak amacıyla sonsuz bir özgürlükten ziyade, başkalarının sınırlarını ihlal etmeyecek özgürlük tanımını kabul eder. BDSM Kültürü Kuralları, Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları toplu halde, kullanıcıların BDSM Kültürü\\\'nün hizmetlerine, etkinliklerine, performanslarına erişim ve kullanımının tabi olduğu \\\"BDSM Kültürü Kullanıcı Sözleşmesi\\\"ni meydana getirir. BDSM Kültürü\\\'nün online hizmetlerini kullanan, etkinliklerine, sosyal buluşmalarına, munchlarına erişen / katılan veya bu hizmetleri kullanan herkes BDSM Kültürü Kuralları\\\'nda açıklanan politikalara uymak zorundadır. Aksi halde, BDSM Kültürü, kendi çatısı altındaki topluluk üyelerini korumak için aşağıda belirtilen temel olay durumlarında, söz konusu yaptırımları uygulayabilir:
  • Topluluk üyelerinden herhangi birisi hakkında asılsız, dayanaksız veya ispatsız suçlamalarda bulunmak durumunda BDSM Kültürü tüm sosyal ve online etkinliklerine katılımınız engellenir.
  • Online veya fiziksel herhangi bir etkinlik, sosyal bir buluşmada herhangi birini taciz etmek, beden, inanç, cinsiyet, ırk, oryantasyon pozitif görüşlerimizin karşıtı bir tavır sergileyen ve rahatsızlık verenler etkinliklerimizden veya online hizmetlerimizden daimi bir şekilde men edilir.
  • Kendisi hakkında hatalı, aldatıcı bilgi verenler veya verdiğinden şüphe duyulanlardan bilgilerinin doğrulanması istenebilir
  • Online hizmetlerimizde mesajlaşma yoluyla taciz, tehdit, saldırı gibi davranışlar  sonucunda hesabınız blok edilir ve blok süresince herhangi bir etkinliğe katılmanız engellenir.
  • Topluluk içinde üyelerle session, organizasyon, seans başlıkları altında ticari amaç güden kişiler BDSM Kültürünün tüm etkinlik ve hizmetlerinden uzaklaştırılır.
  • Topluluk üyelerinden herhangi birine zarar verecek her türlü eylem kınanır ve zarar gören kişinin şikayetleri doğrultusunda gerekli yaptırımlar uygulanır. Bu yaptırımlara kişilerle müzakere edilerek karar verilir.
Zaman zaman bu Kuralları değiştirmemiz gerekebileceğini ve değişiklik hakkımızı her zaman saklı tuttuğumuzu lütfen unutmayın.

İçerik Sınırları ve BDSM Kültürü Hizmetlerinin Kullanımı

BDSM Kültürü başkasına ait görseli kendisininmiş gibi kullanan, bundan ticari veya bireysel kazanç elde etmek isteyen herkese karşı mesafeli davranır ve bunların gerçekleşmesi durumunda uyarılarak kaldırılması veya düzeltilmesi istenir. Kaldırılmadı ve düzeltilmedi ise hesabı askıya alınır. Başkalarına ait ve telif haklarıyla korunan içeriklere izin verilmez. Politika, siyaset ve din gibi konularda, başkalarının fikirlerine saygı duymayan, inanç özgürlüklerinin karşıtı beyanatlar veren veya yazan kim olursa olsun hesabı belirli bir süre askıya alınır ve gerekmesi halinde kapatılır.

Yasa dışı faaliyetler

Hizmetlerimiz, etkinliklerimiz, yasa dışı amaçlarla veya yasa dışı etkinliklerin sürdürülmesi için kullanılamaz. BDSM Kültürü ve etkinliklerini bir zemin olarak kullanarak, bu davranışları sergileyen kişi veya kişiler hakkında gerekli mercilere bilgi verilir ve takip edilir.

Ele geçirilen içeriğin dağıtılması

Kişisel bilgiler içeren, ele geçirme yoluyla ulaşılan ve insanları zarara veya tehlikeye uğratması muhtemel ya da ticari sırlar bulunduran içerikleri doğrudan dağıtmak üzere hizmetlerimizin veya etkinliklerimizin kullanılmasına izin vermeyiz. Ele geçirilen içeriğin doğrudan dağıtılması, bu içeriğin internette veya sitemizde yayınlanması ya da başka web sitelerinde barındırılan ele geçirilmiş içeriğe doğrudan bağlantı verilmesi anlamına gelir.

Etkinliklere Katılım

BDSM Kültürü etkinliklerine, kayıtlı her üye katılabilir. Etkinliklere katılmak için ilk kez başvuran her hesap titizlikle incelenir ve gerekli olması durumunda telefon veya yüz yüze görüşme talep edilerek topluluğun diğer üyelerinin güvenliği sağlanmaya çalışılır. Bu şartı kabul etmeyen hesaplar askıya alınır veya bloklanır. Etkinlikler herhangi bir sosyal buluşmadan farklı değildir. İnsanların tanışmaları, gündemdeki konulardan konuşmaları, birlikte bir şeyler içilmesi hedeflenmiştir. Farklı beklentilerle bu buluşmalara katıldığı tespit edilen veya topluluk üyelerimizden birinin güvenlik endişeleri oluşması durumunda, şikayetler dikkatlice incelenir ve taraflara bildirilir.

Taciz İçeren Davranışlar

Birini hedef alarak taciz eden ya da rahatsızlık veren davranışlarda bulunamaz veya başkalarını buna teşvik edemezsiniz. Başka birine sataşma, tehdit etme veya susturmaya yönelik teşebbüsleri taciz içeren davranış olarak kabul ediyoruz. Karalama veya benzer bir dil kullanan, kişiyi hedef alan aşırı agresif hakaretlere karşı oldukça hassasız. Bazı kişiler belirli ifadeleri saldırgan olarak değerlendirse de aşağılayıcı ifadelerin kullanıldığı her durumda önlem almayacağımızı lütfen unutmayın. [kleo_divider type=\"full|long|double|short\" double=\"yes|no\" position=\"center|left|right\" text=\"\" class=\"\" id=\"\"]
Üyelik sözleşmesini kabul ediyorum