Sitemizde psikoloji temelli pek çok yazı bulabilirsiniz. Uzun yıllar boyunca psikoloji ile ilgilenen bireyler olarak, psikolojiyi D / s ilişkileri bağlamında kullandık ve anlattık. Genel geçer kavramlar olmasının dışında tartışılabilir, oldukça öznel ve taraflı bir bakış açısı olarak değerlendirebilirsiniz. Davranış şekillendirme veya bir bireyi istediğimiz davranışları gerçekleştirebileceği duruma getirmek fikri başlangıçta size ürkütücü, gereksiz veya çok zahmetli gelebilir. Burada yazdıklarımızın çoğu zahmetli ve sabır gerektiren 7/24 bir D/ s ilişki modeli esas alınarak yazılıyor.
İstediğiniz davranışları teşvik etmek, istemediklerinizi cezalandırmak üzerine kuracağımız bu yazımızda mazoşist eğilimli bireylerin ceza / ödül yönergeleri ve davranışları üzerinde durmayacağız. Davranışların yeniden belirlenmesi ve değiştirilmesi diğer tüm BDSM pratiklerinde olduğu gibi müzakere edilerek, sebep ve sonuç bağlamında tartışılmalı, taraflar bilgilendirilmeli ve riskler göz önünde tutulmalıdır. Özellikle 7/24 ilişkilerde, bdsm dinamiklerinin 24 saat sürebildiği gerçeğini göz önünde bulundurmanız gerekir.
Günlük yaşantımızda ve sosyal ilişkilerimizde de her gün insanlarla temas kuruyor ve çeşitli yollarla eğitiyoruz. Algıya bağlı olarak herhangi biriyle olan münasebetimizde, basit bir memnuniyetsizlik ifadesi, bir iç çekiş karşımızdaki insana "bunu sevmedim, bunu yapmanı istemiyorum" u göstermek için kullandığımız, ona nasıl davranmasını istediğimizi gösterdiğimiz yollardan biridir. Kişilerle olan iletişimimizde ifadeler önemli bir paya sahip olmakla birlikte tek başlarına çok etkili olmazlar. Çevresel araçları, duyuları, kısacası elimizdeki tüm olanakları kullanmamız gerekir. Az önceki örnekte olduğu gibi, ifade ettiğimiz bu hoşlanmama durumumuzu, karşımızdaki bireyin bize bir daha o şekilde davranmaması yönünde uyarmamız sonucunda, kişi o davranışından muhtemelen vazgeçecektir. Ama bunu bilinçdışını kullanarak, istemsiz bir şekilde gerçekleştirecektir. Ama bizim yapmak istediğimiz şey, itaatkâr'ın bilerek, rızası ve kendi arzusuyla bunu yapması.
Birçok insan için cinselliklerini keşfetmek ve güç alışverişi deneyimlemek, terapi gibi olabilir. Bununla birlikte bir dominant itaatkarının terapisti olma dürtüsüne direnmelidir. Psikoloji profesyonellerinin bunun için çok yerinde ve geçerli sebepleri vardır. Bir terapist kendi yakın aile bireyleri ile çalışmaz çünkü aralarındaki ilişki ve duygusal yakınlık profesyonel anlamda bunu gerektirir. Eğer partnerinizin psikolojik bir desteğe ihtiyacı varsa bunu bir profesyonelden almasını sağlamalısınız.
İtaatkar Eğitimi ve Gelişimindeki Üç Aşama
Bu noktada sorulması gereken en önemli soru "neden bir itaatkarı eğitmeniz gerektiği" dir. Amaç nedir, neyi sağlamak istiyorsunuz. Bu sorulara açık ve net cevap veremediğiniz sürece bir sonraki aşamaya geçmemelisiniz. Bu sorulara cevap bulmak için, bunları düşünmeli ve üzerinde durmalısınız.
1. İtaatkar Beceri ve Davranışlarını Geliştirmek
İlk olarak üzerinde duracağımız şey genel becerilerini geliştirmek. Genel beceriden kastettiğimiz, iyi bir yemek yapmak, marangozluk veya araç gereç kullanmak gibi beceriler. Bu beceriler ilişkiniz ile ilgili olmayan, itaatkarın tüm hayatında ve diğer ilişkilerinde de kullanabileceği şeyler olacaktır. Amaç ise, becerileriyle daha pozitif katkı yapmasını sağlamaktır.
Sahip olmadığınız veya yetkin olmadığınız konularda, itaatkarınızın becerilerini geliştirmeye çalışmanız başarısız sonuçlar ortaya çıkaracaktır. İtaatkarınızın iyi bir manikür yapmasını istiyorsanız ve bu beceriyi ona siz katamayacaksanız bir kursa gönderebilir veya uzman birinden ders almasını sağlayabilirsiniz. Hedeflediğiniz beceriler hakkında karşılıklı müzakere etmeli, itaatkarınızın becerilerinin ne olduğunu anlamalı ve o yönde itaatkârı motive etmelisiniz. Unutmayın ki buradaki temel dayanağınız daima "bunu isteyerek" yapmasıdır.
Bazı örnekler vermek gerekirse;
- Ev idaresi
- Kişisel Hizmet
- Seksüel hizmetler
- İş ilişkileri ve organizasyon
- Etkinlik koordinasyonu
2. Dominantın Kişisel Tercihleri
Eğitimin ikinci amacı, size özgü şeyleri öğretmektir. Çok katmanlı D / s dinamiğiniz yoksa (birden fazla köle, itaatkar, kölelerden sorumlu bir alfa, beta yürütme sistemi vs.), tüm sorumluluk ve idari şeyleri yapmak sizin yükümlülüğünüzde olacaktır (Mesela halihazırda eğittiğiniz bir köle veya itaatkarınız var ise, yeni itaatkar veya kölenize yaşam alanınızın veya işlerinizin nasıl yürüdüğünü siz değil, eski köleniz ona aktaracak ve işleyişi gösterebilecektir).
Dominant, favori play, sahne veya ilgi alanlarına göre itaatkarını fiziksel olarak da hazırlar. Mesela bir rigger için vücut esnekliği ve dayanıklılığı önemli olduğundan, itaatkarının yoga yapmasını isteyebilir.
Bazı örnekler vermek gerekirse;
- Yemeği nasıl servis etmesi gerektiği
- Nasıl masaj yapması gerektiği
- Sosyal ortamlarda nasıl davranması gerektiği
- Favori fetişlerinizin neler olduğunu bilmesi
- Günlük ve haftalık planlamalar
3. itaatkârın Kişisel Hedefleri
Son aşama ise itaatkârın öğrenmek istediği, kendisinde eksikliğini hissettiği şeyleri tamamlayarak yapacağı gelişimdir. Bu sigara gibi kötü alışkanlıktan kurtulmak, aile bireyleriyle aralarında yaşadığı sorunları düzeltmek veya ihmal ettiği şeyleri telafi etmek olabilir. Dominant, itaatkârın talebi ile uygun bir gelişim ve değişim programı hazırlayarak ona destek olur, uygulayıp uygulamadığını kontrol eder.
İtaatkârın Eğilimlerini ve Rolünü Belirleme
Daha önce geniş kapsamlı yazmaya başladığımız "Dominantlar İçin Adım Adım Köle Kılavuzu" nda konuyla ilgili pek çok detaya değinmiştik. Bu aşamada farklı bir bakış açısı ve yöntemiyle devam edeceğiz.
Şu soruların cevapları bizim için önemli olacak: itaatkârın bu ilişkideki amacı nedir? itaatkârın motivasyonunu ne sağlıyor?
Aktif Hizmet Arzusu : itaatkârın yemek pişirmek, seksüel faaliyetler veya dominantı asiste etmek gibi kendisinin yaptığı şeylerdir. Bunlar nelerdir?
Pasif Hizmet Arzusu : Pasif hizmetler, itaatkârların kırbaçlanma, cinsel kullanım veya buna benzer pratikler gibi, başkalarının keyfi veya yararı için kendilerine yapılmasına izin verdiği şeylerdir. Bunlar nelerdir?
Bağımsızlık Arzusu : itaatkârın, egemen olanın doğrudan talimatı olmadan kendi başına hareket etme arzusu. Bu arzu ne düzeydedir?
Bencillik : Başkalarını sevindirmek, mutlu etmek ya da bunlardan faydalanmak ne ölçüde motive eder?
Bu faktörler aşağıdakileri belirlemek için kullanılır:
- Bir D / s ilişkisinde uyumlu olup olmadığını ve eğitimin güçlü ve pozitif bir ilişkiye neden olup olmayacağını.
- Başarı getirmesi muhtemel eğitim yaklaşımının ne olduğu.
Bir ilişkiye başlamadan önce ve ilişki devam ettiği süreçte sürekli olarak bu faktörlerin göz önünde bulundurulması, aynı zamanda bir tür eğitime başlamayı düşünürken de dikkat edilmesi gerekir. Hizmet etmekten ve başkalarını mutlu etmekten büyük zevk alan bir kişinin, çok sık cezalandırılmasına gerek yoktur.
Sizin için bir şey yaptıklarında ve memnuniyetinizi göstermezseniz veya hoşnutsuzluk olarak yorumlanabilecek bir şey sergilerseniz, (bilinçli olmasa bile) bunu fark edecek ve davranışını değiştirecek, sevdiğiniz, hoşunuza giden bir şeyi yapmayı bırakacaktır. Dikkatli olmadığınız, dalgın ve düşünceli bir anınızda sizin en sevdiğiniz renge saçını boyatmış olan itaatkarınıza, "ne kadar beğendiğinizi" ifade etmez ve göstermezseniz, bu davranışı bir daha tekrarlamasını da bekleyemezsiniz.
Yine aynı şekilde görev bilinciyle, bağımsız bir şekilde yerine getirdiği görev sonrasında bir itaatkarı, beklediği ilgiyi ona vermek yerine cezalandırmak doğru olmayacaktır. Böyle bir durumda güç ve otoritenin gerektirdiği şekilde uyarmak istemeniz ve ne olursa olsun "sizden habersiz" yapmamasını bilgilendirmek daha doğru bir karar olacaktır. Aksi halde cezalandırılacağını düşünerek yanlış kararlar vermesi, yanlış sonuçlara ulaşması muhtemeldir.
Koşullandırma, Davranışçı Öğrenme
Koşullandırma ve davranışçı öğrenme kuramı nedir?
- Davranışçı öğrenme kuramlarına göre öğrenme, uyarıcı ile tepki arasında kurulan bağ sonucu oluşur. Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için uyarıcı ile tepki arasında kurulan bağın güçlenmesi gerekir. Birey davranışlarını kendi yaşantılarıyla öğrenir. İlk öğrenmeler sonraki öğrenmeleri de etkiler. Çevredeki uyarıcılar değişince bireyin davranışları da değişir.
- Uyarıcı: Organizmayı harekete geçiren iç ve dış olaylardır.(erden sayfa132). Duyduğumuz bir ses, gördüğümüz bir ışık, resim, ağaç, aldığımız bir tada bizim için birer uyarıcıdır (Erden, Akman, 2001).
Tepki(Davranım): Bir uyarıcı karşısında organizmada meydana gelen fizyolojik ya da psikolojik değişmelerdir (Erden, Akman, 2001).
Davranış: Davranımların bir araya gelmesiyle oluşan eylem davranış olarak nitelendirilir (Erden, Akman, 2001).
Yukarıdaki tanımı harika bir kinky mesele için kullanacağız. Aslında askeri eğitimlerde yapılanda bir nevi aynı şey. Bu davranış, sivil hayata geçtikten sonra da belli bir süre devam eder. Bu kuramı kullanarak itaatkarımızı eğitiecek ve istediğimiz davranışları sergilemesini sağlayacağız. Konu koşullandırma olduğunda ilk akla gelen şey sanırım Pavlov'un Köpeği oluyor.
Klasik Koşullandırma
Hatırlanması gereken en önemli şey, klasik koşullanmanın gönüllü davranışı (bu edimsel koşullanmadır) değil, otomatik ve refleks tepkileri kapsadığıdır. Pavlov, deneyine başladığı dönemde köpeklerin tükürük bezleri ve sindirim sistemi arasındaki ilişkiyi inceliyordu. Pavlov'un ilk bulguları midenin, sindirim işlemine başlamadan önce tükürük bezlerinin harekete geçmesi gerektiği yönünde oldu. Yani otonom sinir sistemi, iki işlemi birbiriyle ilişkilendirmişti.
Daha sonra, çeşitli uyarıcıların sindirim sistemini nasıl etkileyeceğini gözlemlemeyi deneyen Pavlov, köpeğine yiyecek vermeye başladığı anda; yanıp sönen bir ışığı, tıklayan bir metronomu ve bir zili harekete geçirmeye başladı. Bu uyarıcılardan önce, sadece yiyeceği gördüğünde salya akıtmaya başlayan köpek, bir süre sonra sesli ve ışıklı uyarıcılara maruz kaldığında da yiyeceği görmeksizin salya akıtmaya başladı.
Bunu kink kapsamında düşünürsek, belirli bir oyuncak düzenli olarak cinsel zevk amacıyla kullanılıyorsa, o oyuncağın sesi, uyarılma tepkisi doğuracaktır. Bizim de kullanmak istediğimiz yöntem tam olarak bu.
Bu fiziksel koşullandırılmış yanıtlar birçok şekilde kullanılabilir. Gerçekten basit anlamda yapmak istediğimiz şey, hızlı karşı tepkiler almak.
İyi şartlandırılmış bir cinsel tepki, birini sekse hazır hale getirmek için gereken süreyi azaltabilir. Ya da sosyal, kamusal alanlarda uyarmak ve küçük erotik işkenceler için veya cezalandırma amacıyla da kullanılabilir. (Genellikle olumsuz bir duyumla ilişkilindirilecek olan bir parmak şıklatması, itaatkârın dikkatini hızlı ve etkili bir şekilde toplamasını sağlayabilir). Şartlandırma için herhangi bir duyu ve tüm duyular kullanılabilir. Koku, dokunma, tatma, görme ve duyma. Duyuları ne kadar çok birleştirir (koşul olarak eklerseniz) ve iç içe geçerse o kadar etkili olur.
Mümkün olduğunca, uyaranın günlük yaşamda nadiren karşılaşılan ve tamamen sizin kontrolünüzde olan (başka birisinde olmayan veya bulunmayacak, özel) bir şey olması daha iyi sonuçlar verecektir.
Edimsel Koşullanma
Bir itaatkar eğitiminin ödül ve ceza olmadan yapılamayacağı fikrine pek çok kişi katılır. Bu fikrimize bilimsel bir zeminde bakacak olursak "Skinner'in Kutusu" deneyi bize her şeyi anlatır. Psikolog Burrhus Frederic Skinner “Skinner’in Kutusu” adıyla bilinen bu deneyiyle öğrenmede edimsel koşullanmanın önemini ortaya koyarak, bir davranışı anlamak için gözlenebilir davranışlara bakmanın önemli olduğunu söyler; düşüncelere önem vermez. Bu deney ödül ve ceza yöntemiyle öğrenmenin gerçekleştiği bir koşullanmayı ortaya koyar. Pekiştirilen (memnun edici sonuçlara yol açan) davranışlar güçlenir, cezalandırılan (memnun etmeyen sonuçlara yol açan) davranışlar zayıflar.
Bir laboratuvar faresi mavi düğmeye bastığında ödül olarak bir gıda yiyecek alır fare kırmızı düğmeye basarsa da hafif bir elektrik şoku alır. Sonuç olarak fare mavi düğmeye basarak yiyecek almayı ve kırmızı düğmeye basmayarak da cezadan kurtulmayı öğrenir.
Pekiştirme
Edimsel koşullama, belirli seçenekleri ve davranışı tanımlanmış bir dizi sonuçla ilişkilendirerek, itaatkârın gönüllü davranışını değiştirmek için sonuçların kullanılmasını kapsar. Bireyin davranışı hoş bir şeyle sonuçlanırsa o davranışı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. Hoş veya hoş olmayan sonuçlar bireyde davranış olarak yerleşir. İtaatkârın olumlu ve olumsuz pekiştireç yöntemleriyle, istediğiniz davranışları yapmaya başlamasını sağlayabilirsiniz. Aşağıda bir kaç örnek bulacaksınız.
Olumlu Pekiştirme
Olumlu Pekiştirme : Sehpayı her toplayıp temizlediğinde gülümseyip aferin demek ve saçını okşamak.
Olumlu Pekiştime : Bunu sürekli ve aksatmadan devam ettirirse orgazm ile ödüllendirmek.
Olumlu Cezalandırma : Başarısızlığı sebebiyle azarlamak veya aşağılamak
"Orgazm, aferin demek ve saçını okşamak yukarıdaki örnekte pekiştireç olarak kullanılmış, eylem gerçekleştikten sonra itaatkara bu pekiştireçler verilerek pekiştirilmiştir. Bu olumlu pekiştirme sonrasında sehpanın sürekli toplu ve düzenli olması beklenmektedir."
Yukarıdaki olumlu pekiştireç ve pekiştirmelerde, davranışın süreklilik kazanması için itaatkara bir ödül niteliğinde uyaran verilir. Buna sürekli ulaşmak isteyeceği için istediğimiz davranış gerçekleşmiş olur. Siz ilişkinizde bu pekiştireçleri kişiye göre özelleştirebilir, en çok arzu edilen, hoşlanılan şeyleri ekleyebilirsiniz. Yukarıdakiler sadece örnekleme amacıyla verilmiştir.
Olumsuz Pekiştirme
Olumsuz pekiştirme, hoşa gitmeyen bir şeyin karşılığında kırbaç ile cezalandırmak gibi bir şey anlaşılıyor. Bu çok yanlış. Mesela "akşam yemeğini istediğim gibi yaparsan meme ucu klipslerini çıkartacağım" örneğindeki sevmediği ve can yakan bir nesnenin ortadan kaldırılması negatif/olumsuz bir pekiştirmedir.
Ceza
Ceza da ödül de davranıştan hemen sonra verilmelidir. Ertelenmesi halinde daha sonraki davranışlarla bağdaştırılırlar. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise tutarlılıktır. Yani bir davranıştan bir kere cezalandırılan veya ödüllendirilen kişi hareketi tekrarladığında aynı sonucu almazsa sadece kontrol eden kişi orada olduğu zaman davranışı gösterir (veya göstermez). Buna ek olarak boş vaat veya tehditler eğiticiye duyulan güveni kaldırır ve gücünü yok eder.
Olumsuz (negatif) / Olumlu (pozitif) Ceza
İstenmeyen bir davranışın tekrar görülmemesi için bir şey vermeye pozitif ceza, almaya ise negatif ceza denir. Yani davranışı tekrarlamamak için hoşumuza gitmeyen bir şeyin (acı, açlık veya üşüme gibi) olması pozitif cezalandırma, aynı şey için sevdiğimiz bir durumun sona ermesine (veya erdirilmesine) ise negatif cezalandırma denir. "Geç kaldığın için planladığımız bondage artık gerçekleşmeyecek" (2.tip ceza) örneğinde ise sevdiği bondage eyleminin ortadan kaldırılması negatif bir cezadır.
"Yemeği istediğim gibi yapmazsan, meme ucu kilpslerini tekrar takacağım" ise hoşa gitmeyen uyarıcının tekrar verilmesi yani (1.tip ceza) pozitif cezadır.
Kaynaklar
- https://xcbdsm.com/
- https://www.bilimgunlugu.com/
- https://www.chip.com.tr/
- https://www.istiklal.com.tr/
- https://akademik.adu.edu.tr/bolum/fef/psikoloji/webfolders/topics/1%C3%96%C4%9ERENMErev%C3%96%C4%9Fr1b.pdf?id=P1N6F531LE0RQEORYMAN
Tags: BD/SM Genel köle eğitim kılavuzu Yeni Başlayanlar
Bu gerçekten çok bilgilendirici bi makale olmuş.