Adler 1870 senesinde, 6 çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak( bir ağabeyi ve bir ablası vardı) Viyana’da dünyaya gelmiştir. Adler’in, çocukluk yıllarında korkak ve kırılgan bir karakter yapısı vardı. Ses tellerinde meydana gelen problemlerden kaynaklı kekemelik yaşamasıyla birlikte, raşitizm problemi yaşamış ve henüz beş yaşında zatürreye yakalanmıştır.
1895 yılında Viyana Üniversitesi’nden tıp doktoru derecesi almıştır. 1897 yılında Raissa Timofejewna ile evlenmiş ve dört çocukları olmuştur. Adler kısa bir süre Avusturya ordusunda görev almıştır. Adler, Freud ile dokuz yıl birlikte çalışmalarının ardından 1911 yılında istifa etmiştir. (Böylece Freud’la yollarını ayıran ilk psikanalitik grup üyesi olmuştur.) Birkaç üyenin de Adler’e katılmasının ardından adını ilk olarak “Serbest Psikanalitik Araştırma Topluluğu” olarak koydukları bir grup oluşturmuşlardır. İlerleyen zamanda topluluğun adı Adler tarafından “Bireysel Psikoloji” şeklinde değiştirilmiştir.
“İnsanın topluma yönelişi, sonradan kazanılmış değil, doğuştan diyerek kuramını biyolojik bir temel üzerine oturtmuştur.Toplumsal ilgiye ve kişiler arası ilişkilere önem vermesinden dolayı, fenomenolojik yaklaşımın öncüsü olarak kabul edilir.”(Altıntaş,1992:50).
Kuramının Temel Felsefesi:
“Bireyin dışarıyla olan ilişkisini belirleyen ne kalıtım ne de çevredir. Kalıtım ona sadece belirli yetenekleri sağlar. Çevre de, sadece belirli izlenimler edinmesini sağlar. Yetenekleri ve izlenimleri, bireyin bunları yaşama şekli, yani bu deneyimlerden ne yorumlamalar yaptığı; onun yaşama ilişkin tutumlarını kendi “yaratıcılığı” ile inşa ederken kullanacağı tuğlalarıdır. Tuğlaları kendine özgü olarak kullanır veya başka bir deyişle dış dünya ile olan ilişkisini onun yaşama karşı olan tutumu belirler.”(Murdock, 2016:110).
Kuramının Temel Kavramları:
- Yaşam stili: Kişinin çocukluk yıllarında gerçekleştirmiş olduğu etkileşimlerin ardından özgün davranışlar oluşturmasıdır. - Sosyal ilgi: Kişinin kendisini sosyal beraberlik içerisinde algılamasıdır.
- Aşağılık kompleksi: “ Bireyin ana-babasının kendi hakkında oluşturduğu olumsuz yargılara inanarak kendini herkesten aşağı bir varlık olarak hissetmesidir. Çocukluğundaki bu yargı ileri yaşam dönemlerinde de devam edebilir.” (Altıntaş, 1992: 51).
- Üstünlük çabası: Doğada var olan her varlığın negatif durumdan pozitif duruma geçiş çabasıdır.
- Doğum sırası: Adler bu kavrama değinen ilk kuramcıdır. Kişinin kaçıncı çocuk olduğu, diğer çocukların onun hayatını nasıl etkilediği, anne-babayla olan ilişkilerini nasıl etkilediği, bugünkü sorununa bunun nasıl yansıdığı doğum sırasının incelenmesi açısından önemlidir.